Hakkımda

Fotoğrafım
Şefaat isteyecekken, şaşırıp "Seyahat ya Resulallah" dedi. Böylece birçok ülkeyi gezme, tanıma fırsatı bulduğunu yazar. Sonrası mı? On ciltten oluşan kitap içlerine sığdırılmış geziler, gözlemler ve hayatlar... Evet hayatlar,insanı; gezmeye, görmeye tanımaya iten farklı hayatlar, aynı dünya içerisinde ama birbiri ile özdeşleşmeyen farklı hayatlar,farklı nefes alışlar...farklı nefes alışları tanıdıkça dünyaya da farklı gözden bakmayı öğrenen ben , 2009 yılında "çocukta yaparım kariyerde " diyerek DÖRT MAYIS İKİBİNON da dünyalar tatlısı KUZEYİMİZ 'LE GEZMEYE YENİ MACERALARA ATILMAYA HAZIRIZ.

23 Ekim 2010 Cumartesi

AŞIKLAR ŞEHRİ PARİS

Uzun zaman oldu yazmayalı, biriken o kadar yazı, resim, anı var ki, hamileliğim döneminde raporlu olduğum dönemleri değerlendirip biriken yazıları buraya aktarabilirdim ama, insan farklı bir modda oluyor ve kendini veremiyor nedense, ama artık yavaş yavaş yazıları yazmalı gidilen yerleri paylaşmalı .

Yıl: 2008 Haziran, Sevgili kocacığıma bir sürpriz yaparak,Cafe tur ile sözleşmemizi imzaladım. Her gezide tercih ettiğim prontoyu bu sefer tercih etmedim, aslında özel bir nedeni yok, pronto ile yapmış olduğumuz turlardan gayet memnunuz ancak, bir arkadaşımızın önerisi ile cafe turun paris turlarının metini duyunca denemeye kalktım.Bir kaç otel seçeneği arasında aslında daha ucuz ama adını Türkiye'dende bildiğimiz ibis oteli seçtim. Çokta memnun kaldık. Otelin tam karşısında Kahramanmaraş'dan gelip Paris'e yerleşen ve kebapçı açan Türk işletmecisi ile tanışınca paris gezimiz süper oldu. Çünkü tüm detayları öğrenip tura sadık kalmadan gezdik. Otelimizin camında eiffel kulesini görebiliyorduk, benim için Paris'e gitmiş olmak bile rüya gibiydi, uyandığımda otelin camından kuleyi görmek ise güne muhteşem başlangıçtı.
Eiffel Kulesi. 300 metre  yüksekliğinde yapımı yaklaşık iki yıl sürmüş. Demir yığını olarak adlandırıp beğenmeyenler olsa da dünyanın en çok ziyaret edilen yapılarından biri ve yılda 6 milyon civarında ziyaretçi geliyormuş. Kulenin tepesine çıkılabiliyor biz en tepesine çıkmadık. Ancak kuyruğu göze alabiliyorsanız gelmişken çıkmakta fayda var derim Biz 9 Euro ödeyerek belirli bir katına kadar çıktık.f verici     Eiffel Kulesi ile aynı fotoğraf karesine girmek için en güzel yer  karşı kıyısındaki ocadero metro durağında iner inmez göreceğiniz merdivenler olduğunu hatırlatayım.

Ama asıl keyif verici olan Kulenin bulunduğu mekanda çimlerin üzerinde her çeşit milletin uzanarak kiminin piknik kiminin şarap içerek eiffelin değişen ışık oyununu izlemesiydi.Gezimizde en keyif aldığım andı.
Dönüşte kuleye yakın bir yerden kalkan feribotlara binerek sein nehrinde bir gezintiye çıkarak Parisi birde
 nehirden gördük.

Şanzelize;  Champs Elysees caddesindeyiz. Bir ucu Concorde Meydanı'ndaki dikili taşa, diğer ucu ise Arc de Triomphe yani Zafer Takı'na uzanan en ünlü caddelerinden birindeyiz

 Fransız Devrimi sonrasında 1800 ile 1815 yılları arasında Napolyon önderliğinde yapılan Napolyon Savaşları sırasında ölen askerler anısına yaptırılan bu güzel anıtı ve altındaki hiç sönmemek üzere yanan ateşi görmelisiniz.



Sacre Coeura gelince, uzun merdivenlerden sonra beyaz endamı ile  duruşundan çok  buraya merdiven kullanmayarak finüküler sistemi ile çıkmak hoşuma gitmişti.

 İlkbahar ya da yaz aylarında giderseniz merdivenlerine oturarak  tadını çıkarmalısınız.

Buraya gitmek için 2 numaralı metro hattının Anvers durağında iniyor ve füniküler ile yukarı çıkıyorsunuz. İnerken yürüyerek merdivenlerden inebilirsiniz.   Bazilikanın bulunduğu Montmartrenin aslında anlamı şehitler tepesi demekmiş. Burada şehitler ile din uğruna acı çekerek ölen azizler kastediliyor. Amelie filminin çekildiği bu şirin  semte ressamların bulunması sebebiyle "sanatçılar tepesi" denilmektedir. Sacre Coeur'un arka tarafına doğru şirin ve dar yollardan yürüdükten sonra aşağıdaki bir sürü ressamın ve karikatüristin çizimlerini görebilirsiniz.  
Şirketten arkadaşım Aylin'nin parise gidiyorsan bana fransız keteni alırmısın demesi üzerine, tamamen tesadüfen aslında burada kumaş satan dükkanların olduğunu görünce, fransız keteni almak için dükkanlardan birine girdik, tabi güzel kumaşları görünce kendimizede alışveriş yaptık.


 

Bu piramidin yapımı 1989 yılında tamamlanmış. François Mitterrand'ın görevlendirdiği Çin asıllı Amerikalı mimar tarafından yapılan bu piramit müzenin tarihi mimarisiyle bağdaşmadığı için  tartışmalara yol açmış. 

Müzeyi anlatmayacağım çünkü gezerek bir haftada bitecek bir müzeyi burada anlatmak imkansız. Yalnız önemli bir anektod mona lisa tablosunun bende yarattığı hayal kırklığı idi. Tablo tabi ki süper ama gözümüzde o kadar büyütmüşüz ki kalabalığı ve japonların resmin önüne konuşlanıp fotoğraflarını çekme durumunu atlatıp ulaştığımızda, küçücük bir tablo ile karşılaşınca hayal kırıklığı yaşadım. hayal kırıklığım resme değil boyuttaydı.


Mona Lisa tablosundan daha çok beğendiğim tablo ise su içinde ölü melek tablosu.



Sırada Louvre müzesi; Louvre'un meşhur piramidinin önündeki kuyruk inanılmaz. Bilet almak için bu uzun uzun  kuyrukları aşmak gerekiyordu, muhtemelen bize iki günde sıra gelir diye düşünürken müze girişinde  otomatik bilet sistemini görünce bunca insan niye kuyruk bekliyor diye düşünmedik değil. Çok cüzi bir bedel daha fazla ödeyerek aynen akbil dolum gişesi gibi paranızı makinaya sürüp bileti alıp anında müzeye girebiliyorsunuz.










Paris caddelerinde  Pegout standını girip, pegoutun son çıkan model arabasını satın almam, model araba merakı olan kocam için en güzel hediye olmuştu. Ufak çaplı alışverişten sonra, Şanzelizenin keyfini iyice çıkardıktan sonra otelimize döndük. Ertesi gün Disneylan'da gidecektik. Yine bu durum en çok sevgilimi mutlu ediyordu. Disneylan'da turla gitmek yerine turda tanıdığımız iki arkadaşımızla bireysel gitmeye karar verdik. Daha ucuza mal ettik. (57 Euro)  Kendirinizi bir anda bir masalın içerisinde gibi hissediyordunuz.Donald duck mickey mouse mini mouse, pamuk prenses yedi cüceler, uyuyan güzel, aklınıza gelen özellikle bizim dönemimizin ( 78-77) çizgi kahramanlarının geçiş töreni büyüleyiciydi. Tabi çizgi film ve oyuncak manyağı sevgili eşime ayak uydurabilmek ne mümkün en son kaldırıma çömelerek kendisini kendi hal,ine bıraktığımı hatırlıyorum.
Galeries La Fayette ve Opera
Galeries La Fayette, erkek ve ev dekorasyonu bölümü ayrı birer bina olan üç tane çok katlı mağazadan oluşuyor.   Benim gibi ayakkabı delisi biri buradan iki ayakkabı alarak yurda döndü.

 Bu arada Paris'in en ünlü outlet'i olan La Vallee'yi de unutmamak gerekir. Burası Paris'e trenle yaklaşık 35 dakika mesafede,  açıkhava bir outlet köyü, RER A hattının Marne La Vallee/Parc Disneyland yönüne biniyor ve sondan bir önceki durak olan Val D'Europe'da iniyorsunuz. Kısa bir yürüme mesafesinden sonra buradasınız.

Bu arada gezmiş olduğum diğer avrupa şehirlerine göre yemek problem değil, kahvaltıda nutellalı krepler , meşhur macaroonlar, peynirler......hıııımmm



EİFFEL KULESİ



KOCACIMIN PARMAĞI VE EİFFEL KULESİ


LOUVRE MÜZESİNDEN MUMYALAR



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder